Havayolu şirketleri, gerek faaliyet gösterdikleri ülkelerde, gerekse küresel boyutta, ayaklarından zincirlere vurulmuşcasına siyasete bağlanmış, politik gelişmelerden en çabuk etkilenen bir yapılaşmanın içinde adeta…
Bu durumu özellikle Türkiye, Orta Doğu ve Asya’daki büyük havayolu şirketlerinin uçak alım politikalarında net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.
Hemen örnekleme yapacak olursak; bu yukarıda saydığım coğrafya ülkelerindeki şirketler, Avrupalı uçak üreticisi Airbus’ın daha avantajlı fiyat ve teknoloji sunmasına ragmen, çoğu zaman ABD başkanlarının yaptığı yönlendirmeler, dolaylı ve direkt tehditler nedeniyle ABD’li şirket Boeing üretimi uçakları sipariş listelerine listelemek zorunda kalabiliyorlar.
Yakın dönem rakamlarına bakacak olursak, Airbus, son 10 yılda siparişlerde açık ara önde. 2015–2024 arasında Airbus 8 bin 950 sipariş alırken, Boeing 5 bin 012 siparişle geride kaldı. Teslimatlarda ise Airbus 7 bin 043, Boeing 5 bin 312 uçak teslim etti. Yani rakamlar Airbus’ın daha cazip bulunduğunu gösteriyor.
Ancak Türkiye ve Orta Doğu’daki havayolları, Boeing’in özellikle son yıllarda yaşattığı tüm skandallara rağmen, siparişlerini sürdürdüğünü görüyoruz. Bunun nedeni sadece operasyonel çeşitlilik değil, aynı zamanda siyasi dengeler tabii…
Türk Hava Yolları (Turkish Airlines) örneği çarpıcıdır. 2018’de hem Airbus A350-900’den 30, hem de Boeing 787-9 Dreamliner’dan 30 sipariş verdi. 2024’te Airbus ile 355 uçaklık dev anlaşma yaparken, aynı dönemde Boeing ile 225 uçak için görüşmeleri sürdürdü. Bu rakamlar, THY’nin Avrupa ve ABD arasında denge kurma çabasını gösteriyor. Emirates de benzer bir politika izliyor.
Dubai Airshow 2025 bu dengeyi en net biçimde ortaya koydu. Emirates, fuarda 65 ek Boeing 777X siparişi verdi. Bu anlaşmanın değeri yaklaşık 38 milyar dolar ve Emirates’i dünyanın en büyük 777 müşterisi yaptı (toplamda 280 sipariş). Aynı fuarda Airbus’tan da A350-900 siparişleri verildi. Yani bir yandan Avrupa’nın teknolojik avantajı kabul edilirken, diğer yandan ABD ile ilişkiler gözetilerek Boeing siparişleri sürdürüldü.
Bu tablo bize şunu söylüyor: Havayolu şirketleri filolarını planlarken sadece yakıt verimliliğini, bakım maliyetlerini veya teknolojiyi değil, jeopolitik dengeleri de gözetiyor. Airbus daha avantajlı olsa bile, Boeing siparişleri bir tür “hatır” için veriliyor adeta…
ABD ile ilişkileri zedelememek, NATO bağlarını korumak veya Washington’un tepkisini çekmemek için Boeing siparişleri dengede tutuluyor.
Sonuçta havacılık sektörü, ticaret ile siyasetin kesiştiği en somut alanlardan biri. Airbus rakamlarda önde olsa da, Boeing hala “hatır” ve diplomasi sayesinde güçlü bir oyuncu.
Türkiye ve Orta Doğu havayollarının sipariş politikaları, bu gerçeği rakamlarla kanıtlıyor.








