Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da, eski dostların bir araya geldiği samimi bir sohbet ortamında Türk Hava Yolları’na (THY) damga vuran bir ismi, İlker Aycı’yı dinleme fırsatım oldu…
Aycı’nın ofisindeki masasının arkasında sıralanan uluslararası ödüller arasında, özellikle biri dikkatimi çekti: APEX’in (Havayolu Yolcu Deneyimi Derneği) Avrupa’da ilk kez bir Avrupalı havacılık yöneticisine verdiği prestijli ödül…
Bu ödül, yalnızca kişisel bir başarı değil; aynı zamanda Türk havacılığının küresel düzeyde ulaştığı seviyenin de bir simgesiydi…
İlker Aycı, 2015-2022 yılları arasında tam 7 yıl boyunca Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanlığı görevini yürüttü. Bu süre zarfında THY, önemli mesafeler katetti. THY, dünyanın dört bir yanına uçan bir dev haline gelirken, pandemi gibi zorlu dönemlerde bile sektörde ayakta kalmayı başaran nadir şirketlerden biri oldu…
Yeni İstanbul Havalimanı’na yapılan dev taşınma operasyonu, Aycı’nın yöneticilik becerilerini ve vizyonunu gözler önüne serdi. Aycı, sadece şirketi yöneten biri değil; aynı zamanda onu yeniden inşa eden, dönüştüren bir liderdi…
Bugün THY, Lufthansa’nın önünde, Emirates ile aynı klasmanda anılıyorsa, bu başarıda geçmiş dönemlerde görev alan tüm şirket yönetici ve çalışanlarıyla birlikte Aycı’nın kararlı liderliğinin ve stratejik hamlelerinin büyük payı var. Onun döneminde Türk Hava Yolları, dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu haline geldi.
İstanbul Havalimanı, kısa sürede Avrupa’nın bir numaralı havalimanı olarak konumlandı. THY ise Ortadoğu ve Avrupa’nın en büyük havayolu şirketi olma fırsatını yakaladı.
Sohbet sırasında Aycı’nın dile getirdiği bazı cümleler, adeta son yılların Türk havacılık politikalarının özeti gibiydi. “Havayolu yatırımları bir devrim niteliğindeydi” derken sadece yeni havalimanlarından değil, bu yatırımların Türkiye’nin küresel ulaşım merkezi olma hedefiyle nasıl örtüştüğünden bahsediyordu.
İstanbul Havalimanı’nın inşasının “ülkenin kaderini değiştiren” bir adım olduğunu söylerken abartmıyordu. Bugün bu yatırımın isabeti, THY’nin ve Türkiye’nin geldiği noktayla net bir şekilde ortada. Elbette bu vizyonun arkasında güçlü bir siyasi irade vardı.
Aycı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği vizyon doğrultusunda hareket ettiklerini açık yüreklilikle ifade etti: “Biz de üzerimize düşeni yerine getirmeye çalıştık” diyerek mütevazı bir duruş sergiledi. Aycı, vizyonla eylemi birleştiren bir isim oldu.
Bugünlerde kariyerine Umman’da devam ediyor. Oman Air ve Oman Airport Yönetim Kurullarında görev yapan Aycı, orada da yeni iş modelleri ve projeler üzerinde çalışıyor.
Ancak İstanbul’daki ofisinden Türkiye ile bağını koparmamış. Düşünüyor, geliştiriyor, katkı sunmaya devam ediyor.
İlker Aycı’nın başarı hikâyesi, yalnızca bir yöneticinin kariyer portresi değil. Aynı zamanda Türkiye’nin küresel rekabette nasıl yükselebildiğinin, doğru liderlikle nasıl fark yaratılabildiğinin de en canlı örneği.
Ve evet…
Biz içeride küçük hesaplarla birbirimizi tüketirken, dünya bağımsız kurumlarıyla Aycı gibi isimleri binlerce kilometre öteden takip ediyor ve hak ettiği değeri veriyor.
Kısacası; İlker Aycı, Türk sivil havacılığına yön vermiş bir isim olarak hâlâ üretmeye, düşünmeye ve Türkiye için çalışmaya devam ediyor.