Bir zamanlar yılın son günleri Atatürk Havalimanı’nda sadece uçuşların değil, hatıraların da yoğunlaştığı günlerdi…
1980’ler, 90’lar ve 2000’lerin başında aralık ayı geldi mi, terminal bambaşka bir kimliğe bürünürdü…
Şirketler adeta günleri paylaşır, her akşam başka bir yeni yıl kutlaması yapılırdı. Çalışanlar, bir yılın yorgunluğunu müzikle, kahkahayla, süslenmiş salonlarda atardı…
O dönemin en görkemli geceleri ise tartışmasız Gözen Air imzasını taşırdı. Atatürk Havalimanı’nda çalışanlar bu davetleri kaçırmak istemezdi…
O yıllarda yılbaşı kutlamaları bir “yük” değil, motivasyonun ta kendisiydi. Ofisler cicili bicili süslerle donatılır, klasik şarkılar çalınır, herkes biraz çocukluğuna dönerdi. Patronundan stajyerine, atölyede çalışanından yönetim katına kadar herkes aynı masada buluşur, hediyeler verilir, hatıralar biriktirilirdi.
Kurumsal hayat, yılın sonunda insan yüzünü hatırlardı. Şirketler çalışanlarına sadece teşekkür etmez, bunu hissettirirdi.
Peki sonra ne oldu?
Zamanla görkemli geceler sadeleşti, yemekli kutlamalar ayaküstü kokteyllere dönüştü, ardından alkol menülerden sessizce çıkarıldı.
Bugün gelinen noktada ise birçok şirkette yılbaşı kutlamaları tamamen tarihe karıştı.
Maliyet kaygıları, politik çekinceler ve “yanlış anlaşılma” korkusu, kurumları çalışanlarından uzaklaştırdı. Geriye, dar bir yönetici grubunun coşkusuz buluşmaları kaldı.
Oysa mesele yılbaşı ya da Noel değildi; mesele birlikte olabilmekti. Atatürk Havalimanı’nın o eski aralık akşamları, belki de bu yüzden hala bu kadar sıcak hatırlanıyor.
Çünkü orada kutlanan şey, takvimden çok emekti.!









